Pazartesi, Temmuz 20, 2009

Bir Belgesel, Bir Film

Bir Belgesel: Animal In Love
Enfes bir belgesel Animals in Love... Orijinali Fransızca ama Türkçe çeviri ile de seyredildiğinde, çok özenli, başarılı bir çeviri olduğu için rahatsız etmiyor .
Eğer cocukluğunuzdan beri belgesel sever, hayvanlar aleminin davranış ve yaşamları ile ilgili detayları merak eder, bir yapınız var ise; kaçırmayınız derim:)
Özellikle cocuklar ve gencler için görülmesi şart bir görsel şölen...
Bir film : 10000 BC
Prehistorik çağda epik bir aşk ve yaşam hikayesi.
Film Amerika'da ciddi kötü kritikler aldı.
Özellikle tarihsel gerçeklere bağli kalmamak, ve tarihi Hollywood vari süsleyerek azimsamak gibi eleştiriler çoktu.
Biz filmi çocuklar ile birlikte eğlenme amaçlı seyrettik ve çok tarihsel, belgesel bir beklentimiz olmadan seyrettiğimiz için eğlendirici bulduk.
Özellikle filmin sonunda süpriz olarak ulaşılan bölge, medeniyet ve bu medeniyetin o tarihlerdeki ileri matematik, uygarlik, yaşam seviyesi gibi konularda hala tarihcilerin yanıtlayamadıgı sorular olduğu düşünülür ise, çok da sacma olmayan ama tarihsel olarak kesinlikle tutmayan (!) hoş bir sonu var:)

Iki Istanbul Lezzeti

Yazi tarihi: 20 Temmuz 2008

Dün erken bir akşam yemeği için sokak henüz kalabalıklaşmamış iken gittik.
Kalabalık iken çok turistik , çok meyhane, çok fasıl olabileceği için İstanbul yerleşiklerine itici gelebilecek eğlence atmosferi, henüz sokağa hakim değildi.
Arnavut taşlı sokaklara konulmuş, beyaz keten örtülü masalarda taze mezeler yiyip, aslında Galatasaray-Nevizade ama değil, biraz yazlık, biraz kasaba atmosferinde zaman geçirmek için çok hoş...
Özellikle, patlıcan ezmesini ve arnavut ciğerini tavsiye ederim:)
Saki Restaurant
Telefon: 0212 244 16 83
Yer: Beyoglu
Adres: Balik Pazari Kameriye Sokak No:11

Mehtap Kafeterya
Emirgan Çinaraltı Mehtap Kafetarya, Sabancı Müzesinin ilerisine parkın karşı köşesindeki iki katli villada açılmiş ve de akabinde hemen kapanmış olan balıkçının yerine taşınmış.
Cinaralti su anda Sütiş olarak hizmet veriyor. Atmosfer enfes, ama menemeni Mehtap'in menemeni kadar iyi degil.
Garsonlarin yarısı kalmış, yarısı Mehtap'a gecmiş.
Ikisini de denedik. Menemen konusunda ciddi seçici iseniz, çok benzer menüleri olmasına rağmen Mehtap bir adım öne çıkıyor:)
Herkese iyi pazarlar:)

Dalidir , Ne yapsa yeridir:)

Yazi tarihi: 22 Eylul 2008

Cumartesi günü Dali'ye kavuştuk:) Çocuklar ile gittiğimiz için Sabancı Müzesi refakatci kapsamında yetişkinlerden ücret almıyor.
Müze tarafından alınmis zarif, teşvik edici ve çocuk dostu bir karar. 8 aylık bebekleri ile gelenler vardı. Linkte az sayıda foto var...
Dahası için gidiniz, görünüz...Gitmişken arabayı Emirgan Korusuna park ediniz...
Müzenin kırmızı minibüsü hiç durmadan sefer yapiyor. Park ettiğiniz arabanıza iniş ve binişte ise; korunun hafif havasına, delici yeşillikteki çamlarına ,naif manzarasına, nazlı boyunlarını kırarak üstlerindeki yağmur damlalarını düşüren rengarenk çiceklerine , piknik masalarında birbirine geometrik figürler şeklinde sarılmis fısıldaşan çiftlerine, sonbaharın sarı halısını serdiği eğimlerine, ürkek sincaplarına ve çıgırtkan kuşlarına göz atınız...

Deli Dahi Dali ile mutlaka tanışmak gerek:)

Selanik ve Ata'nın Evi

Kısa ve zahmetsız bir gezi arayışında iseniz eğer, kesinlikle tavsiye ederim KOMSU'yu ziyaret etmenizi:)

Yola çıkmadan önce, ülkemizin en hızlı ve etkin çalışan bürokratik kurumu olduğu konusunda bahse girebileceğim Maslak'ta ki TURING'e , araba ruhsatınız, sürücünün ehliyeti ve 2 foto ile uğrayıp 5 dakika da arabanıza Shengen vizesi yani triptik yaptırabiliyorsunuz.
Istanbul Beykoz'dan , Ipsala 3 saat. Sınırı gecmek kolay.
Hem bizim polislerimiz hem de Yunan polisleri zahmet vermeden işlemleri yapıyorlar...
Meriç (Evros Nehri ) üzerinden geçiverince; kırmızı beyaz birden oluyor mavi beyaz:)
Bu arada, geri dönüş saati aksamüstüne denk geldi.
Gün batımında Meriç'e bakarken, yazılmıs şu dizeler aklımdan çıkmadı;

Meriç daldı engine
Bilmem neyi ariyor
Saştım ufkun rengine
Neden Meriç yanıyor
Bu yurdun baharinda yok iken bir damla gam
Meriç kıyılarında ağlıyor neden akşam?

Savaş zamanı iki taraftanda Meriç'e akan kanları anmıs olalım:(

Devam eder isek ;
Ipsala Selanik yolu, düz bir otoban. O kadar bize benziyor ki manzara, etrafa bakınca insan Ege kıyısında gittiğini zannediyor.
Biliyorum, biliyorum zaten Ege kıyısında gidiliyor, lafın gelişi işte...
Selanik Atamızın doğduğu yer.
Gider gitmez bizim de ilk ziyaret durağımız oluyor.
Kalabalık gruplar halinde Türkler , giriş için kapıda sıra bekliyorlar.
Giren çikan; duygu dolu , nemli gözler ile birbirine İyi Bayramlar diliyor.
Camekanlarda sergilenen az sayıdaki Pasa'nin kıyafetleri nasıl janti, nasıl özenli, nasıl stil ve karakter sahibi anlatamam.
Selanik neredeyse İzmir.
Hani İzmir'e az kala veya İzmir'i çeyrek geçe bir durumu var.
İnsanlar şık ve fiziken güzeller.
Akşamları hareketli, kafeler ve barlar dolu.
Yunanistan bir Avrupa ülkesi olabilir ama Avrupa'dan çok bize benziyorlar.
Selanikte turist olmak çok keyifli ve kolay.

Kavala

Yunanistan'in adalara açılan limanı... Haftanın belirli günlerinde başta en kuzeydeki Thassos ( Taşoz) olmak üzere; Limni, Midilli ve Çeşme'nin karşı kıyısı Sakız'a feribot seferleri var.
Taşoz Kavala'dan 1,5 saat . Eğer feribota , Keramoti adlı 30 km ilerideki kasabadan binilirse yaklaşık süre 50 dakikaya iniyor.
Limni yaklasik 3 saat, Midilli 5 saat ve Sakız yaklaşık 15 saat.
Yataklı kamaralar var ve yolcu ücreti kişi başı 60 Euro civarı.
Araba için ayrıca ücret alınıyor. Güzel bir havada, sakin denizde akşamüstü saat 18:00 civarinda binildiginde, ertesi gün sabah 10 gibi Sakız'a iniliyor.
Sakıza varinca da aynı gün akşamüstü saat 17:00 civarı ise, Sakız'dan Ceşme feribotu mevcut.

Gelelim Kavala'ya. Büyük bir şehir değilse bile, canlı. Gece saat 22:00 de bile tüm dükkanlar açık, insanlar , çocuklar cıvıl cıvıl sokaklarda.
Kavala'ya yolunuz düşer ise; şehrin küçük liman denilen balıkçı barınağının bulunduğu ''Sfageio'' ya gidip, ''Limanaki'' adlı küçük balıkçı restauranında balık yemenizi tavsiye ederim.
Koyun manzarası çok güzel, ve yemekler lezzetli.
Yunanlılar ızgara balığı bizden daha kuru pişiriyorlar ve yanında zeytinyağı sosu ile servis yapıyorlar.
Onun dışında radikadan, bamyaya, pancar turşusundan zeytine kadar herşey aynı:) Belki zeytin çekirdeklerinin rengi farkli :)
Bizimkiler siyaha çalar iken, onların Kalamata olmayan normal boyuttaki zeytinlerinin çekirdekleri patlıcan morundan azıcık hallice bir renk:)

Tekfen Cumhuriyet Konseri

Yazi Tarihi 30.10.2008
Cuma aksami Tekfen Cumhuriyet Bayrami konserine gectigimiz hafta gittik.
Anlatici olarak Arsen Gurzap ve Yetkin Dikinciler'in gorev aldigi, Tekfen Flarmoni'nin sundugu muthis bir muzikalite ve kusursuz sunumun yanisira, anlatimin, seslendirmenin, diksiyonun yuksek kalitesi ile bezenmis ust kalitede bir dinleti izledik.
Calinan Istiklal Marsi ornekleri, okunan anektodlar, aktarilan tarihsel olaylar zaman zaman bogazimizin dugumlenmesine, gozlerimizin dolmasina yol acti.
En sonda ise, tum salonun ayakta Istiklal Marsimizi, tum orkestra, tenorlar, Arsen Gurzap ve Yetkin Dikicilerin ve seyircilerin katilimi ile beraber soylemesi ise milli duygularimizin costugu, Cumhuriyet sevgisinin tastigi anlardi.
Arsivlerden cikan eserlerin , bestecilerin hikayeleri kadar; katilan eserlerin muzikal farkliliklari da ilgi cekici idi.
Iclerinde klasik Turk Musikisi formatinda bestelenmis olanlar, opera formuna uygun olarak bestelenmis olanlar, turku formuna uygun bestelenenler, ve Kazim Karabekir Pasa'nin, Mehmet Akif'in guftesini begenmeyerek kendisinin yazip-besteledigi mars formunda olan da vardi.
Ilginc gelen bir baska konu ise;
Acilan beste yarismasini gelen pek cok eser arasindan -ki gonderenler arasinda ogrenciler, muzik ogretmenleri, yabanci kompozitorler ve meshur Turk bestecileri var-ilk once Ali Rifat Cagatay'in bestesinin kazanmasina ragmen;
bir sure sonra bu beste kullanildiktan sonra ; Zeki Ungur'un Izmir'in Kurtulusu'nu bir sohbet ortaminda dinleyip cok etkilerek bugun hepimizin bildigi Istiklal Marsi'ni besteledigi ve daha sonra bu bestenin daha cok begenilerek kabul edildigi idi...
Buyuk Holdinglerin bu kultur calismalari ulkemiz ve bizler icin cok anlamli , cok onemli ve cok degerli.

Mukemmel bir gun...

Melania G. Mazzucco'nun ayni adli kitabindan uyarlanarak filmi ceken Ferzan Ozpetek'in ''Mukemmel Bir Gun'' filmini izledim.
Film daha once ki alti adet Ferzan Ozpetek filminden, -belki de kitaba sadik kaldigi icin- cok daha darbeli, sarsici ve karanlik.
Finalde ki ufacik isik, film bittiginde bogrunuze yediginizi hissettiginiz darbenin etkisini hafifletmeye yetmiyor maalesef.

Ben, hem Italyan ve Ispanyol sinemasini hem de Italyan sinemasinin Ferzan Ozpetek uzerinde ki etkilerini sevdigim icin filmi begenerek izledim.
Konunun karamsarligi film ile ilgili begenimi azaltmadi.

Oyuncular, cekimler, karakter oturtmalari doyurucu idi.
Yonetmenin Sezen Aksu sarkilarini ve Serra Yilmaz'i bir cesit ''ugur'' sayarak her filme serpistirme huyunu zaten biliyoruz ama bu sefer film klasik Ferzan Ozpetek filmlerinden o kadar farkli idi ki; bu serpistirmeler bana gereksiz geldi.
Ama bu hissim cok detaysal bir seyirci simarikligidir ve kesinlikle filmin tadinda bir eksiltme yaratmiyor.
Film bence daha cok bir ''kadin'' filmi.
Yonetmenin feminen duygulari anlayabilme yetenegi, film boyunca diyaloglarin sadelestirildigi pek cok sahnede mimik, bakis, durus vs ile doldurmasinda rahatca gorulebiliyor.
Ben gormenizi tavsiye ederim ama ''bitter'' oldugu konusunda hazirlikli olmak gerektigini de soylerek...

Sevgiler

Mutfak Cihazlari

2 adet test edilmis, onaylanmis mutfak edevati tavsiyesi paylasayim;

Birincisi Alamanya'dan dunyaya yayilmis pek parlak bir perakendecilik ornegi olan Tchibo magazasindan alinma elektrikli krep cihazi.
(Bu krep sisteminde; Duz teflon satihin altinda derecelendirilmis elektrikli isitma sistemi var.
Cocuklarin bu aralar gozdesi olan bu cihaz, krep yapma isimi kisaltti, kolaylastirdi.
Krep Tarifi ( by RU)
100 gr un ( 1 su bardagi)
1 adet yumurta
250 ml süt
1 çay kasigi seker
az biraz tuz


Ikinci tavsiye, barbekuda butun tavuk pisirmek icin Weber'den alinma bir adet aparat.
Tarif etmek gerekir ise; kek kalibi icine konulmus limon sIkma cihazi gibi bir sey olarak tanimlayabilecegimiz bu aparat, tavugun popusu limon sIkIcinin ustune oturtularak, tavugun dik olarak durmasini sagliyor. Aparat sayesinde tavugu tercihinize gore marine ettikten sonra, fazladan aparatin haznesine sarap, bira vs gibi tat arttiricilar da ekleyebiliyorsunuz. Alkol ucuyor, nefis bir aroma tavuga geciyor. Yag suzulup kalibin icine akiyor. Ayaktaki tavuk nar gibi kizariyor.

Bu sekilde barbekunu icine oturttugunuz tavuk, kapak kapali bir sekilde 1 saat kadar
pisiyor.

Afiyet Olsun:)

Sasali Dogal Park ve Kus Cenneti

Yazi Tarihi : 10.12.2008

Avrupanin en buyuk dogal Yasam Parki Sasali Izmir'de acilmis.

Yillardir Kultur Park Hayvanat Bahcesinde dar bir alanda barinan hayvanlar en sonunda cok buyuk ve dogal bir ortama kavusmus durumdalar.
Ceylanlari Urfa'dan getirilen, Winner ve Begumcan fillerin nakli 3 gun yapilan on alistirmalar sonucu gerceklestirilen, Zurafa Efe'nin yasadigi Afrika Savani karsinda gozetleme kulesinin konuslandigi, yuruyus parkurlari ferah ferah, ulkemizin ilk tropikal orman ortamli kubbesinde lemurlari ve timsahlari barindiran , cocuklar icin ''petting zoo'' bile bulunan bu guzel ortami ziyaret etmek cocuklara cok keyif veriyor. Fotograflar icin cift tik pls;)http://picasaweb.google.com.tr/incitulpar/SasalDogalYasamParki?authkey=d5dhKwK-PXU#slideshow/5278251617370157394

Hayvan Haklari Federasyonunun konu ile ilgili makalesi asagidadir;

http://www.haytap.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1294&Itemid=1092

Kadikoy / Kalkedoin

Cok Kadikoysever bir arkadasimin mihmandarliginda ''fark ederek'' yapmis oldugum Kadikoy Carsi'si gezisi sonrasi; cokca bahane yaratip, sIk sIk gider oldum bu aralar....

Eminonu, Beyoglu , biraz da Besiktas Carsi'nin eski halini sevenler icin; Kadikoy veya eski adi ile Kalkedoin hic sIkIcI olmayan, yasam dolu bir yer.

Hatta bu hafta sonu, ihtiyacim oldugunu ara ara akil listeme yazmis oldugum, ama bir turlu firsat yaratip alisverisini yapamamis oldugum bir cok nesneyi satan degisik degisik dukkanlari gozumun degdigi yerlerde bulunca ''acaba Potter aleminin sihiri buraya da bulasmis olabilir mi?'' diye bile dusundum:)

Asagiya Kadikoy isminin netten alintilanmis hikayesini kopyaliyorum.

Carsinin meydaninda, kilisenin onundeki seyyar satici tezgahinin ayak ucunda kabartmali harfler ile yazilmis halde kaldirimda duruyor eski adi...

Gelelim hikayeye;

''Kadikoy'un eski adi Kalkedoin. Istanbul'dan cok once kurulmus. Bizanslilar buraya "Korler memleketi" derlermis. Istanbul gibi bir yer dururken, burada sehir kuranlara ancak ne denir, elbette Korler Memleketi diyecekler. Tarihciler, Kadikoy'un kurulusunu, Milâttan cok oncelere kadar gotururler. Alman Arkeologu Prof. Bittel'in Kadikoy cevresindeki Fikir Tepesi'nde yaptigi kazilarda, Milâttan ucbin yil oncesine ait insan iskeletleri, tas âletler, canak-comlek parcalari ve ev temelleri bulunmus. Demek oluyor ki Kadikoy ve cevresinde, en az zamanimizdan besbin yil once insanlar yasamis ve burada oturmuslar..
Kadikoy'e bugunku adini veren, Istanbul'un ilk kadisi Hizir Bey'dir. Nasreddin Hoca'nin soyundan Sivrihisarli Hizir Bey, Fatih Devri'nin namli bilgin ve sairlerindendir. Hazir cevapliligi, zekâsi ve sohbetleriyle, Nasrettin Hoca soyundan geldigini her zaman hatirlatan Hizir Bey, Istanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafindan fethinden sonra, Istanbul'a kadi tayin edilmis, Kadikoy'un bulundugu genis arazi de kendisine arpalik olarak verilmis. Hizir Bey, burada ciftlikler kurmus, boylece bir koy meydana gelmis, koye de Kadi Hizir Bey'in koyu demek olan "Kadikoy" adi verilmis. Kadikoy'un bir de Yeldegirmeni bulunuyormus. ''


Sevgilerimle,

Yerdeniz Buyucusu

Yillar once okudugum Yerdeniz serisini, bayram suresince bir kez daha ulastigim Eski Foca'nin dost sahillerinde yeniden okudum....
Gordum ki; bir kitap veya bu durumda kitaplar; insana seneler sonra da ayni zevki veriyor ama daha doyumsamali, daha duyumsamali , cok daha farkli sozcukler ile konusarak...
Degisen ayni dili, ayni sozcukleri, ayni sayfalarin ustunde, ayni punto ile basili olarak saklama gorevini basari ile yerine getiren kitaplar olmadigina gore; degikligin insanin kendisinde oldugunu dusunmek, varilasi bir yargi olacaktir sanirim...
Yerdeniz Beslemesinin ne tur bir kitap oldugunu ben tarifliyemiyorum.
Bazilari ona fantastik kurgu diyebilir , genclerine gozune kapali olarak okumalarini tavsiye edebilir. Bu sefer ise, bana debisi cok bir nehrin uzerinde sakin giden bir sandal icinde felsefe okuyormusum hissi verdi...Biraz Sophie'nin Dunyasi, biraz Simyaci, biraz buyu, biraz efsun, sifacilar, umut veren cadilar, cokca tevekkul, ormanda , dagda , kirda yapilan uzun uzun yuruyusler sirasinda karsilasan dost ve dusman ejderhalarin ve insanlarin dunyasi....
Yerdeniz serisi bir hikaye ama gercek degil... Bir oyku ama anlattigi insanlar bizden degil... Bildigimiz bir sarki gibi '' Iste oyle birsey'' ; herkesin kendisine gore yorumladigi....

Kitabin yazari Ursula K. Leguin , Metis Yayinlari....

Iki film - Bir oyun - Bir Kitap

Daha once sinemalarda oynayan Body of Lies - Yalanlar ustune adli filmi, hem film kalitesi ( cekim, senaryo, oyuncular ) hem de guncel konusu dolayisi ile begendim.
Ozellikle politika, antrika ve guc savaslari acisindan ilginc bir senaryosu var.
Tavsiye ederim:)
Ayrica Harry'nin has arkadasi Hermionieyi canlandiran Emma Watson nin yeni projesi ''Ballet Shoes'' adli bir kitap uyarlamasi.
Rahatca 7-14 yas arasi kiz cocuklariniz ile birlikte zevkle izleyebileceginiz; eksantrik, naif , alisila gelmisin disinda bir film. Tavsiye ederim:)Yaslari Ilkokul caginda olan cocuklu ailelere hep beraber sIkIlmadan oynayabilecekleri , kardeslerin de okuma bilsin bilmesin istirak edebilecekleri bir oyun ; Picturika ....
Kartta resimleri olan objelerin , ustene resimler karma karisik yerlestirilmis buyuk kartondaki yerini en hizli bulma oyunu... Bir cesit '' I Spy '' versiyonu...
Hem hafizayi, hem konsantirasyonu gelistiriyor, ustelik de heyecanli:)
Tavsiye ederim:)
Murathan Mungan'in dunya edebiyatindan sectigi 21 adet basrolunde kadinlarin yer aldigi hikayelerin beraber basimindan olusan ''Kadinligin 21 hikayesi'' kitabini zevkle okudum...
Dunya edebiyati cesitlemelerini sevenlere coookkk tavsiye ederim:)


Sevgilerimle

Eurovision 2009

Yazi tarihi: 5 Ocak 2009

Ben cevap veriyorum; hayir...

Ama bu sadece ''sarkiyi begendiniz mi ?'' sorusunun yaniti. Bu sarki is yapar mi sorusunun yaniti '' yapabilir ...''
Bu sorulari izlemesi pek muhtemel soru ''Hadise'yi begendiniz mi?'' sorulursa;
''benim icin fark etmez ama yilbasi aksami evde bulunan tum beyler begendi, buna 6 yasindaki Cancan bile dahil:) diye yanitlayabilirim.
Sonucta Eurovizyon adini , formatini, puanlamasini, yarisanlarini vs tamamen degistirmesi gereken bir yarisma bana gore...
Amator yeteneklerin , ust kalite evrensel muzik yaparak basari ve baris elde amaci yerine;
alt- ust cografya boregi ulkelerin karsilikli ayran tokusturmasi sekline donusmus durumda...
Bu sene Fransa Patricia Kaas'i gondererek iyice amatorlukten cikardi yarismayi...
Jade Owen ile katilan Ingiltere de, Fransa'nin ayak izlerini takipte...
Umarim tamamen adi duyulmamis, amator bir sarkici kazanir:)

Talihsizlikler, Kazalar, Kalp Kirikliklari

Hayatimizda defalarca karsilastigimiz talihsiz durumlar vardir....

Bazen bizim basimizdan gecer, bazen bir tanidigimizin...Baska birisinin basina geleni duydugumuzda once uzuluruz ama sonra insanca bir ferahlama kaplar icimizi ''Allahim sukurler olsun bana olmadi'' diye dusunuruz...
Bu sekilde hissetmek ne kadar normal ve insanca ise; kazaen , farkindalik icinde olmadan , karmanin etkisiyle, kaderin oyunu ile, bazi kazalarin, talihsizliklerin, istenmeyen durumlarin insanlarin basina gelmesi de cok olabilir bir durumdur...

Kazaya sebebiyet veren icin de, magdur olan icin de, taniklik eden icin de, uzucu bir olay meydana gelmistir. Bu nahos durumun zararini, kalp kirikliklarini, guvensizligini en aza indirgeyecek cozum , yine olayin taniklarindan gelebilir....

Kriz yuzunden isini kaybeden bir babaya ailesinin teselli edici bir sozu gibi, araba kazasi oldugunda yoldan gecen birinin durup yardim etmesi gibi, bir hamile kayip dustugunde cevredikilerin kaldirip , su kosturmasi gibi, elini yanlislikla servis kapisina kistiran cocuga pansuman yapan eczacinin cesaret veren sozleri gibi....

Gonul dostlugu, bazen bir gulumseme, bazen bir tatli sozdur. Bu aslinda halden anlamadir. Kazanin oldugu dakikaya geri donup, olmamasini saglayacak sihirli gucu olmayan insanlar icin zaten agirlasmis olan bir kalbe gosterilecek anlayis, veren icin de , alan icin de tek teselli olabilir...

Zaman herseyin ilacidir, yeter ki cana zarar gelmesin.....


Sevgilerimle

Yemek Davet Masa duzenleme incelikleri

Şık bir sofra hazırlamak için genel kabul görmüş kurallara göre yemek takımları tabak baz alınarak, tabağın sağ, sol ve üst (ön) yönüne aşağıda anlatıldığı gibi belirli bir sıraya ve kurala göre konulur;Masada uyulması gereken yemek takımı yerleşim düzeni :
Yemek çatalı: Tabağın soluna,
Yemek bıçağı: Tabağın sağına,
Yemek kaşığı: Tabağın sağına, bıçağın dışına,
Balık çatalı: Tabağın soluna, çatalın dışına,
Balık bıçağı: Tabağın sağına, yemek bıçağının dışına,
Meze çatalı: Tabağın soluna, diğer tüm çatalların dışına,
Meze kaşığı: Tabağın ön kısmına,
Çerez ve pasta çatalı: Sapı sola doğru bakacak şekilde tabağın ön kısmına,
Çerez ve pasta bıçağı: Keskin tarafı tabağa, sapı sağa doğru bakacak biçinde Tabağın ön kısmına ve çatalın yanına,
Su bardağı: Tabağın sol ön kısmına,
Şarap bardağı: Su bardağının sağına,
Rakı bardağı: Su bardağının yanına,
Tuz, biberlik: İki servis tabağının arasına,
Yağ ve sirke: Sofranın ortasına yakın bir yere,
Hardal ve bütün soslar: Yağ ile sirkeye yakın bir yere,
Yağ tabağı: Servis tabağının sol ilerisine,
Salata tabağı: Servis tabağının sol ilerisine,
Meyva tabağı: Ortaya,
Ekmek tabağı: Ortaya,
Çiçek düzenlemesi: Masanın ortasına,
Peçete: Servis tabağının soluna,doğru yerleştirilmeli

ve yukarıdaki düzene göre dizilmelidir.

Barcelona

Barcelona'ya mi gitsek :)

Bizim filmlerin kasvetli, insani boğan, entel dantel göndermeler ile sanat filmi yapma çabası, bu filmde hiç yok .
Gayet hoş, akıcı, pırıl pırıl güneşli günlerin olduğu bir yaz filmi.
Kafası karışık insanları var Barcelona'da... Dünyanın her yerinde olduğu gibi...
Aşkı, hayatı, ilişkileri olduğundan daha karmaşık ve zor hale getiren genç insanlar...
Javier Bardem'in bu filmde hem görüntü hem oyunculuk olarak averaj altı olduğunu düşünüyorum. Kendisini Goya filmindeki performansı sonrası daha iyi bir performas ile izlemedim. Ya da Goya da ki engizisyon papazı ile o kadar özdeşleşen bir görüntüsü var ki hala aklimda , bir türlü İspanyol jönü olarak kabul etmedi algım onu , Barcelona Barcelona'da.
Filmin afişlerinde gözükmeyen 3. kadın karakterin filmin ağırlığı için çok önemli olduğunu, ve oynayan oyuncunun iyi bir performansı olduğuna inanıyorum.
Aynı oyuncuyu bu sene içinde Frost Nixon filminde de izleyebilirsiniz.
Scarlet herzaman ki gibi dolgun ve tepkisiz bir vücut dili ile ekranda duruyor ama Penelope Cruz döktürüyor...
Cruz öyle bir oynuyor ki ; en sonunda '' hah işte bu tam bir Woody Allen filmi '' diyebiliyorsunuz... Yani Penelope ortaya çıktıktan sonra film ilginç hale geliyor...
Filmde narrasyon (anlatım) kullanılmış... Biraz yeni Tv dizisi Pushing Daisies tipi bir anlatıma sahip. Avrupa'da geçtiği mekanların enfes çekimleri var...
Gecenin 12 sinde akşam yemeğine oturma keyfine sahip Barcelona halkı, arka planda daha cok kullanılsa idi, filme çok renk katabilirdi diyorum...
Woody'nin alakasız insanların alakalı ve önemli olduğu kalabalık filmlerinden biri değil Barcelona... Herkesin önemli olduğu, kimsenin kendini kasmadığı Barcelona'nın rahat ve sıcak hayatının akışında öylesine akan bir film...
Iyi seyirler

Sahlep : Orkidenin Tadi

Moccha'larin , Latte'lerin olmadigi zamanlar , disarda sahlep icmek ayri bir keyifti. Dr.Otker'ler , hazir sahlepler eski tadi vermiyor . Mado'nun hazir sahlebi var karton kutuda, belki denenebilir.
Bir de Kahve Dunyasi'nda "kahveli sahlep" var. Tarcin ise serpilmis olarak degil , butun halde olarak geliyor yaninda.
Kurukahveci Mehmet Efendi'den toz halinde almak ise en guzeli....

Salep cok eskiden beri Araplar, Turkler ve Persler tarafindan bilinen ve cayi icilen bir bitki iken Avrupa bu bitkiyle 15. yuzyilda tanisti. Turklerin saleple tanisIkligi ise daha eski donemlere uzaniyor. 8. yuzyildan itibaren Islamiyet`in kabuluyle birlikte, Islam dininin yasakladigi sarap ve kimiz gibi alkollu ickilerin yerini boza, sira ve salep gibi alkolsuz ickiler aldi. Sira daha cok yaz aylarinda tercih edilirken, boza ve sicak sicak servis edilen salep, kis aylarinda iciliyordu. Osmanli Imparatorlugu doneminde padisahlar icin hazirlanan kuvvet macunlarina zencefil, kisnis, sinameki, corekotu, Hindistan cevizi, anason gibi bircok sifali bitkinin yani sira salep de eklenirdi. Uzerine tarcin ve zencefil karisimi serpilmis salep, soguk kis gunlerinin onemli sembollerinden biriydi. Yine o donemde kisin sokaklarda gugumlerle salep satilir, halk bu sutlu icecegi sifa niyetine icerdi. Salep gugumu maltizin uzerine oturtulur, musteriler maltizin etrafinda hem isinir, hem de salep icerlerdi. Salep icmek icin buyuk ve kulpsuz porselen fincanlar kullanilirdi. Tarihcilere gore, Ortadogu`ya ozgu bir icecek olan salep, kahvenin yayginlasmasindan once Avrupa`da, ozellikle de Ingiltere`de "salep dukkânlari"nda satilir, tereyagli ekmekle birlikte servis yapilirdi. Ancak, kahvenin yayginlasmasiyla bu gelenek zamanla yok oldu.
SAHLEP, orkidelerin sahlepgiller diye adlandirilan grubundaki bir cesidinin, kok yumrulariyla sut veya su ile kaynatilip, kurutulup toz haline getirilerek ogutulmesiyle elde edilen bir toz.
Anadolu`nun cesitli bolgelerinde yabani olarak yetisen bu cins orkideler, meshur maras dondurmasi ve kisin sicak dostu sahlebin ana maddesini olusturmakta. Son donemde hemen her seyde oldugu gibi bu yabani orkidelerin de bilincsizce toplanmasi ile gelecekleri tehlikede. Aslinda yapilacak is cok basit, bu yabani orkidenin yumrularini toplarken cicege zarar vermemek ve yumrulardan en azindan bir tanesini uzerinde birakmak. Bu sekilde toplanan orkideler bir sure sonra tekrar yumrularini olusturmakta ve hayatta kalabilmekte. Uzunca bir suredir, keciboynuzu tozu gibi farkli urunlerle, aynisi olmasada en azindan benzer bir tat yakalanmaya calisilip alternif bir hammade bulunmaya calisiliyor, ama ayni lezzet, ayni koku yakalanamiyor. Sahlebin ozundeki maddeler soguk alginligi dahil bir cok hastaliga iyi gelmekte.
Kaynak: Internet Derleme

Duses

Bahtsiz olur soylu Ingiliz gelinleri

Vizyon zamani gectikten sonra anca izleyebildigim Duses, Keira Knightley 'nin oyunculugu ile performans ve kostumlerin ihtisami acisindan mutlu etti beni.

Keira Knightley 18. yy in Lady Diana si rolunde muthis !


Filmi goturen Knightley, ancak yan kadro da son derece etkileyici.Ozellikle Ralph Fiennes, nev-i sahsina munhasir Duk rolunde harikalar yaratiyor.

Keira Knightley ve Ralph Fiennes hayranlari, kostum drama turune merakli olanlar, 18. yuzyil Ingilteresinde soylularin yasam tarzi konusuna ilgi duyanlar ve BBC filmlerini sevenler izlemeli derim...

Sevgiler

Elmali Kurabiye

Kurabiye hamuru icin

1 bardak yogurt,
1 bardak toz seker,
250 gr margarin- tereyag karisik eritilmis
1 yumurta
1 paketten 1 cay kasigi az kabartma tozu
Aldigi kadar un gerekiyor.

Once un haric tum malzemeleri karistiriyor sonra kivami buluncaya kadar unu ve kabartma tozunu azar azar eleyip , yumusak bir hamur elde edinceye kadar uzun sure yogurmak gerekiyor.

Ici icin, bir tavaya 3 elmayi rendeleyip, 3 yemek kasigi toz seker ve 1 yemek kasigi tarcin ilave ederek pisiriliyor. Pisince arzuya gore yarim su bardagindan biraz az dovulmus ceviz eklenebilir.

Hamuru ceviz buyuklugunde parcalara ayirip , elinizin ayasi ile bastirarak iyice incelterek oval hale getirdikten sonra , icini koyup sigara boregi gibi sarabilirsiniz. Yagli Kagit uzerinde , ustlerine birsey surmeden 170C'de hafif pembelesene kadar pisiriliyor. Biraz soguyunca uzerlerine pudra sekeri serpiliyor...

Not: Kepekli un ile de denedim, cok lezzetli oluyor...

Afiyet Olsun

Arkeoloji Muzesi ve Cinili Kosk

Cok etkileyici bir bina , 2000 tane eser... Fotograflar icin link ve muze ile ilgili bazi bilgiler asagidadir...

http://picasaweb.google.com/incitulpar/ArkeolojiMuzesi?authkey=B45dKz4m1f8#slideshow

Kaynak: Vikipedi

Telefon:0212 520 77 42
Ice: Sultanahmet
Adres: Osman Hamdi Bey Yokusu, Gulhane Eminonu Istanbul

Istanbul Arkeoloji Muzesi, cesitli kulturlere ait bir milyonu askin eserle, dunyanin en buyuk muzeleri arasindadir. 19. yy.in sonlarinda ressam ve muzeci Osman Hamdi Bey tarafindan Imparatorluk Muzesi olarak kurulmustur ve 13 Haziran 1891 tarihinde ziyarete acilmistir.
Muzenin koleksiyonunda, Balkanlar'dan Afrika'ya, Anadolu ve Mezopotamya'dan Arap Yarimadasi'na ve Afganistan'a kadar, Osmanli Imparatorlugu'nun sinirlari icinde yer alan medeniyetlere ait eserler bulunmaktadir.
Istanbul Arkeoloji Muzesi , Eski Sark Eserleri Muzesi ve Cinili Kosk Muzesi olmak uzere uc muzeden olusmaktadir.

Arkeoloji Muzesi :Ana bina ve ek bina olmak uzere iki binadan olusmaktadir. Ana binanin yapimina 1881 yilinda Osman Hamdi Bey tarafindan baslanmis, 1902 ve 1908 yilinda yapilan ilavelerle bugunku durumuna gelmistir.
NeoklasIk bir yapi olan binanin cephesi, mimari Alexandre Vallaury tarafindan, Iskender Lahti ve Aglayan Kadinlar Lahti'nden esinlenerek yapilmistir.
Binanin alt katinda Iskender, Aglayan Kadinlar, Satrap, Lykia ve Tabnit Lahti gibi Sayda kral mezarlarinda bulunan lahitler ile antik kentlerden getirilen heykel ve kabartmalar sergilenmektedir.
Arkaik Donem'den Bizans Donemi'ne kadar olan heykel sanatinin gelisimi, kronolojik siralama icerisinde gorulebilir.
Ana binanin ust katinda ise kucuk tas eserler, canak comlekler, pismis toprak heykelcikler, hazine bolumu, 80.000 sIkke, muhur, nisan ve madalya bulunmaktadir.
Alti katli olan ek binanin dort kati sergi salonu olarak duzenlenmistir. Binanin giris katinda Cocuk Muzesi ile mimari eserler sergisi, birinci katinda Caglarboyu Istanbul, ikinci katinda Caglarboyu Anadolu ve Truva, en ust katinda Anadolu'nun Cevre Kulturleri: Kibris, Suriye, Filistin sergi salonlari bulunmaktadir.

Eski Sark Eserleri Muzesi :1883 yilinda Osman Hamdi Bey tarafindan Guzel Sanatlar Okulu olarak yaptirilmis, 1917-1919 ve 1932-1935 yillarinda muze olarak duzenlenmistir.
Anadolu, Mezopotamya, Misir ve Arap eserlerinin, Kades Antlasmasi'nin, Zincirli Heykel'in sergilendigi Eski Sark Eserleri Muzesi'nde 75.000 civi yazili belgenin bulundugu Tablet Arsivi ve 20.000'e yakin arkeolojik eser bulunmaktadir.
Cinili Kosk Muzesi : 1472 yilinda Fatih Sultan Mehmet tarafindan yaptirilmistir. 1875-1891 yillari arasinda Imparatorluk Muzesi olarak kullanilmis, 1953 yilinda Turk ve Islam eserleri sergilenmeye baslanmis, 1981 yilinda Istanbul Arkeoloji Muzeleri'ne dahil olmustur.
On cephesi tek, arka cephesi ise iki katli olan Cinili Kosk Muzesi'nde Selcuklu ve Osmanli Donemi cini ve seramikleri sergilenmekte, depolarinda 2.000 eser bulunmaktadir.

Kaynak : Vikipedi

Safranbolu

Dunya mirasi olarak korunuyor Safranbolu... Evleri oylesine ozel, oylesine baska...
Carsisi renkli. Yapacagi, gorecegi bol gidenin....
Boncuk Kafe'nin bakrac icinde minik mayhos elmalardan yaptigi elma cayi, Yoruk Koyu'nun ispankli-kiymali gozlemesi, aksam yapilan balik mangali gibi lezzet hatiralari onemli yer tutsa da;
''Yedigin ictigini degil, gordugunu anlat'' dedirtecek kadar guzel restarasyonlu veya yikik dokuk evleri, beyler icin hamami, ucgen belediye binasi, onunden gecerken nefis kokularin lokantaya sigmayip, disari kactigi Merkez lokantasi, cazir cuzur ederek havaya atilan ve cocuklari mest eden granit miknatis oyuncaklari, Yoruk Koyu'nun eski evlerinin kapi tokmaklari, tahta suslemeleri, Yoruk Cesmelerinin , yanindan su tasi sallanan nostaljisi, ve hepsinden onemlisi hemen insani sarip sarmalayan , saatlerin pek hukmunun olmadigi atmosferi ile ,
Safranbolu tekrar tekrar ziyaret edilebilecek ozel bir yer...

Fotolar icin linki iki kez tiklatmak yeterli;)

http://picasaweb.google.com/incitulpar/SafranboluVeYorukKoyu?authkey=39rObbmOFM0#slideshow/5298856375482052146

Amasra

Safranbolu'dan Amasra'ya Uluyayla- Bartin yolu ile gectik. Yol manzarasi gercekten etkiliyor insani. Karlari gunes altinda eriyen Koknar agaclari, hem sipirdayan su sesleri , hem de ruzgarin etkisi ile hisirdayan dallari ile kendi dillerinde sesleniyorlar yaylaya...
Bartin ise Turkiye''nin en kucuk ili.
Amasra'ya ulasmadan 4 km once Kuskayasi Aniti'ni gormek isterseniz, dik ve cok sayida tahta merdiveni tirmanmaniz gerekiyor... Anit Pontus valisi Aguilla tarafindan ''Devletlerarasi barisin ve dostlugun anisina '' MS I. yy da yaptirilmis.

Amasra cok sevimli ve kucuk ve hala Baris Akarsu'yu anisini yasatan bir liman sehri.
Sayili saat ziyaret ettigimiz Amasra'da Mustafa Amca'nin Yerinde, belki de goreileceginiz en suslu karisik salatayi, taze balik esliginde yiyebilirsiniz.

Zeytin agacindan yapilmis tahta havanlari, agac oyma sus esyalari, dar carsisindaki dukkanlari ve guzelim sahili ile Amasra, buyuk ve kucuk limanlarinin 2 ay gibi sirt sirta verdigi guzel bir Karadeniz duragi...

Fotograflar icin;

http://picasaweb.google.com/incitulpar/Amasra?authkey=wsYk9PSkllc#slideshow

Sunnet Golu

Amasra donusu verilen bir karar ile rota Sunnet Golu'ne cevrilince, karanlik bir saatte gecilen yol, oldukca urkutucu geldi gozumuze... Hele ki yol uzerindeki koylerin adlari , Guneyfelakettin , Cincobalak vbg olunca ve son 5 km de yola dusmus kocaman kaya parcalari ile karsilasinca , Sunnet Golu'nun, aksam karanlik indikten sonra ulasilmasi zor bir destinasyon oldugu ortaya cikti..

Gol, 18 hektar uzerine yayilmis dar bir vadiye heyalan dusmesi sonucu olusmus, her yani orman ve dag ile cevrili bir doga harikasi. Hemen golun kenarinda kurulu olan Mudurnu Dogal Yasam Oteli ne cok kotu, ne cok iyi... Yataklari temiz, kahvaltisi fena degil, odalari sicak bir dag oteli..Fakat yipranmis, bakim istiyor.
Sabah pencereyi acinca insanin yuzune carpan soguk ve gozune carpan manzara harika bir etki yaratiyor.
Sunnet Golu 1200 mt yukseklikte. Golun etrafinda 4.5 km lik yuruyus parkuru var. Igne yapraklilar sayesinde yesilini koruyan dogayi, ozellikle sonbahar renklerini giyindigi zaman dusunmek bile , tekrar gitmek icin yeterli bir sebep...

Otelin disinda tembelce yatan 3 kopek var. 2 coban kopegi ve yasli basli yanaklari sarkik bir av kopegi... Coban kopekleri kardesmis ve dogum sonrasi isletme tarfindan takilmis bir isimleri bile yok. Yani o kadar ait degiller kimseye ama bir o kadar da oraya aitler.
Bu kopecikler yuruyus basladiginda sallanarak kalkip bizi takip etmeye basladilar... Isin ilginci, biri onden giderken, digerinin grubu arkadan takip etmesi, geride kalanlarin arkasina dolanarak onlarinda yetismesini beklemesi...
Parkurun U donusu yaparak kivrildigi bir noktada , kopeklerin rotaya bizden once donerek, yol gostermeleri ise, bizim basta pek anlayamadigimiz ama sonra kavrayinca cok etkilendigimiz bir kilavuzluk oldu...
Tamamen icgudusel yapilan bu gutme davranisi, kis aylarinin dogaya kattigi hafif vahsi ve gizemli ortamda , insanin icini isitiyor...

Eger giderseniz ve parkurda size de eslik ederler ise, kopeciklere bizim bebelerin taktigi isimler; Sinem, Otto ve Aksel :)

Yulafli Cookies

Bu sabah denedim, cok basarili oldu, tavsiye ederim:)

Sivi Malzemeler; ( X )

8 corba kasigi tereyagi
2 yumurta
1 bardak esmer toz seker
1/2 bardak toz seker
1 paket vanilya
1/2 cay kasigi tuz
2 cay kasigi toz tarcin

Kuru Malzemeler ( A )

1 bardak kepekli un
1 / 2 bardak un
bir paket kabartma tozu

Kuru Malzemeler ( B )

2 bardak sade yulaf
1 bardak kuru uzum
1/2 bardak iri dovulmus ceviz

Sivi malzemeler 2 dakika mikser ile karistirilir. Kuru Malzemeler ( A ) grubu eklenir. Tahta kasik ile karistirilir. En son Kuru malzemeler B grubu eklenir. Tahta kasik ile karistirilir...

190 derece ile onceden isinmis firina 2 corba kasiginin birbirini siyirmasi ile gayet aralikli olarak ( bir sirada max 3 adet, siralar arasi acik acik ) 1 corba kasigi dolusu kurabiye hamuru dizilir.
9-10 dak firinda pisirilir. Cikarilip, sogutma teline alinir.

Ozellikle cocuklar bir bardak sut esliginde cok severek yiyorlar.

Afiyet olsun;)

2009 Oscars

The Reader ve Kate Winslet muthis . Sinema severlerin beklentilerine karsilik veriyor.
Beni sasirtan ve cok begendigim diger film Ford/ Nixon oldu.
Nixon'in guc ile olan iliskisini cok iyi irdelemis. Amerikali olmayan ve Nixon donemine cok ilgi duymayanlarin bile ilgi ile seyredecegi iyi bir yapim.
Ozellikle oyuncu secimi ve performanlari cok iyi. Her iki filmi de izlemenizi oneririm... Ben aday filmler arasinda en az Benjamin Button dan etkilendim.
Degisik kurgusu ilgi cekse de , diger filmleri gordukten sonra , Benjamin Button'in agirligi azaliyor.
Angelina Jolie'nin Changeling i ise Angelina'nin oyunculugu ile onem kazaniyor bana gore.
Suphe de ise Merily Streep cok iyi. Akademi uyelerini zor bir secim bekliyor bence.

Asagida Oscar toreni ertesi, Ece Temmelkuran'in Milliyet te konu ile ilgili yazdigi gayet iyi gozlemlenmis yazisi var...




ECE TEMELKURAN / Milliyet

Oscar odul torenini duzenleyen arkadaslarin karsisinda saygiyla egiliyoruz. Ne derseniz deyin, Hollywood bir kez daha “Adamlar bu isi biliyor arkadas” dedirten cinsten bir torenle karsimizdaydi.Besli gruplar halinde sahneye cikmalar, adaylarin yuzune karsi ovgu dolu zarif konusmalar yapmalar, Jerry Lewis geldiginde topluca ayaga kalkmalar, Robert De Niro’nun arkadasi Sean Penn’i anons ederken yaptigi sakalar...Hepsi fevkaladenin fevkinde hadiselerdi. Hugh Jackman’in arkasindan dusen perde, sahneye nereden firladiklari bilinemeyen danscilar, o isIklar, o dekor, yani artik Allah ne verdiyse ortaya koymus Hollywood’daki arkadaslarimiz ve sahane bir gece vucuda getirmisler. Hayirli muvaffakiyetler diliyoruz. Gecenin sahsi basliklarini soyle siraliyorum:Gidinin muhalifi Sean Penn’in aykiri agir abi olarak odul almasina pek sevindik. Ve fakat karisina tesekkur etmedi, etmedi, etmedi. Konusmanin sonuna kadar ben de karisi da bekledik, etmedi arkadas o tesekkuru! Garanti veriyorum, o gece o Oscar Sean Penn’in burnundan gelmediyse ben de bu isi birakirim.“Slumdog Millionaire” her bakimdan yuzumuzu guldurdu. Yonetmenin odulu cizgi roman kahramani gibi almasina bayildik.Hasretle bekliyoruz...El Cezire’de Allah’in gunu filmdeki figuranlarin isyani yayimlaniyor ama adam sag olsun filmde rol alan cocuklarin tum egitim masraflarini karsiliyormus. Izleyen sinemaci arkadaslarin guzelligi karsisinda bunalima girip meslegi birakma noktasina geldikleri filmi hasretle bekliyoruz.Mickey Rourke beyaz takim elbisesiyle olacak gibi degildi. Nerede “Siyam Baligi”, nerede bu Mickey! Kadin olsa mumkun degil donemezdi piyasaya, diye aklimizdan gecmedi degil.Benden beklenmez ama Angelina Jolie’nin zumrut takimi olaganustuydu. O takim da bir dalda aday gosterilmeliydi bence.Meryl Streep her zamanki gibi olaylari ciddiye mi aliyor yoksa tamamen girgirina mi gelmis belli olmayan o sahane yuz ifadesiyle Sophia Loren’in kendisine dair, dovuyor mu seviyor mu anlasilmayan konusmasini dinlerken ben gerildim, o gerildi mi anlayamadim. Iste oyunculuk bu, dedirten cinsten bir performansti o andaki.Torenin kendimi tutamayip agladigim noktasi da Kate Winslet’in odul alma anidir. Bana ne oluyorsa! Ve fakat kadincagizin yaptigi konusma... Dikkat edeniniz oldu mu bilmiyorum soyle bir cumle gecti arada:“Cocuklarima ve kocama bana dunyada en sevdigim isi yapmama izin verdikleri icin tesekkur ederim.”Icime dokundu!Izin mi? Izin mi dedin!Iste bu kadar. Kadin, Oscar aliyor, Revolutionary Road (Beyrut’ta izledim, olaganustu bir film) gibi, ‘The Reader’ gibi sahane iki film yapiyor, iki cocuk doguruyor, ustune ustluk kocasi da yonetmen ve fakat gecenin sonunda ‘izin verdikleri’ icin tesekkur ediyor. Bu laf sen benim bir icime dokun. Bir icime dokun! Fena oldum.Bir de tabii Brad Pitt’in eski esi Jeniffer Aniston’in sahneye cikinca tiptaki adi ‘Angelina Jolie anksiyetesi’ olan bir kriz gecirerek ne dedigini sasirmasi, espri yapacagim derken isin felakete baglamasi var ki... O cok fena oldu.Olmasa iyiydi ama oldu bir kere. Insan kendini onun yerine koyuyor da... Bir yil mi desem iki yil mi desem sokaga cikasim gelmezdi herhalde.Ayni esnada Istanbul’da Cemal Resit Rey Salonu’nda:Sinema Yazarlari Dernegi’nin odul toreni Oscar toreniyle ayni geceydi. Oradaydik. Geceyi duzenleyenleri ve odul alan, almayan butun sinema emekcilerini kutluyorum. Ve fakat sunu da soylemeden edemiyorum:Azgelismis ulkenin kokteyli bu kadar olur. Fanta, kola, su... Mekân belediyenin oldugu icin alkol yasakmis! Biz de o kadar insan AKP’lilerin hepimize dayattigi ahlak anlayisinin gazi kacmis gazozlarini ictik durduk butun gece.

Kok Rezene Corbasi

Diger isimler: Arapsaci Arziyan, Mayana, Raziyane (Farsca Raziyana kelimesinden),
Tatli rezene.

Kisi basi 1 kok rezene
250 gr kucuk dogranmis kusbasi kuzu
2 tane taze sogan
1 sogan
1 havuc
1 limonun suyu
1 kasik un
sicak su

Rezeneler ayiklanip saplari , yapraklari ve kokleri dahil kucuk kucuk dogranir.
Sogan, kusbasi kuzu eti ve havuc zeytinyaginda pisirildikten sonra , dogranmis rezeneler ve taze sogan eklenir. Pismesine yakin, limon suyunda cirpilmis un eklenir. Biraz daha pisirildikten sonra servise hazirdir.

Afiyet Olsun:)

Naked Chef Jamie tavugu

Dun 20:30 civari haberler yuzunden iyice kararmis bir sekilde TV zaplarken Naked Chef Jamie'ye takildim....
Amator kamera ile cekilmis programinda hos tarifler veriyor kendi evinin mutfaginda...

Dun yaptigi tavugu bugun denedim, ve 6 yasindaki Cancan 'a en sonunda kereviz yedirdim;)

Can'in yorumu '' muhtasem'' oldu, artik acliktan mi, yoksa okul yemekleri ile mi karsilastiriyor bilemem ama ben de tattim ve begendim...

Tarif soyle;

150 gr tereyagi icine hepsi taze olarak biberiye, feslegen, kekik, sarimsak, karabiber ve tuz eklenerek ezilip , otlu tereyagi haline getirilip, ister butun tavugun deri altina, ister but - gogus seklinde parca tavuklarin ustune suruluyor.
Tavuklarin etrafina, haslanmis ve soyulmus taze patates, 1 kereviz (kup kup dogranmis) ve limonlu suda hafif kaynatilarak siyah suyu akitilmis mantar diziliyor .
Bir limon soyulup , dilimlenerek en uste konuluyor , tekrar tuz serpilerek firinda 1 saatten fazla pisiriliyor...
Ben dokum tencerede pisirdim, hic su eklemeden ta ki tavuklar kizarana dek.
Firin kadar iyi sonuc aldim...

Afiyet olsun:)

Cemre dustu...

Ne kadar kararsa da ortam
Actikca dalda erik cicekleri
Sahinler donerken kuzeye
Geldi yine leylek suruleri

Yoruk gelini nam i diger bahar dali
dikilince topraga
Acacak ilkyazi mujdeleyerek
cicek cicek pembe pembe

Cuhalarin ici gecmis,
Sari gul cikardi basini sessizce
uyandirmamak icin sIklamenleri
Beyaz kamelyaya ise
kayitsiz kalinamaz ki...

Yayilirken kokusu vazodan
Berrin'in verdigi sari mimozanin
Dalda bir otus duyulmakta
acaba hangi kus aramakta esini


Taze baharin herkese nese getirmesi dilegi ile....

Muzik: Northern Exposure; Alaskan Nights...

Minnesota'nin berber dukkanlari

Gran Torino filmini gorunce daha iyi anladim berber dukkanlarinin onemini... Filmin en carpici sahnesi, kucuk Mong'un, savas kahramani Clint ve senelerdir onun berberligini yapan Italyan'dan aldigi 3 dakikalik sosyallesme taktikleri, filmin en iyi sahnesi idi...

Cekingen insanlar , her toplumda yalniz kalir... Ama Amerikanin ortasi gibi, kulturel farkliliklarin kumelesmeye yol actigi , irkin, rengin, milliyetciligin hala insan haklarina galip geldigi bolgelerde , kabugunu kirip, dost edinmek daha da zor, hele ki farkli bir irk mensubu iseniz....

Gran Torino agir tempolu, mesaj veren, iyi insan- kotu insan ayrimina odakli , vasat bir film...Bir nevi modern western.. Silahlarin Amerikalilari hayatindaki yerini kaniksanmisligi ise carpici.. Clint Eastwood ondan bekleneni ortaya koymus, filmi sirtlamis....

Berber dukkaninda gecen 3 dakikalik sahne ise filmin en iyi oyunculugunun oldugu sahne...
Yillarca gittigi berberi degistirmeyen, tasinsa da semt ardina semt gecip, ayda bir kez alisik oldugu berberine giden, berber dukkaninda mac, araba, ekonomi tartisan insanlarin aslinda bos bir is yapmadiklarini, berber koltugunun bile kucukler icin ogretici oldugunu cok iyi vurguluyor.

Iyi seyirler:)

Sevgiler

Inci

Tum zamanlarin en iyi 100 filmi

LOS ANGELES - Amerikan Film Enstitüsü’nün belirlediği, tüm zamanların en iyi 100 filminin orijinal listesi:


1. “Citizen Kane,” 1941.

2. “The Godfather,” 1972.

3. “Casablanca,” 1942.

4. “Raging Bull,” 1980.

5. “Singin’ in the Rain,” 1952.

6. “Gone With the Wind,” 1939.

7. “Lawrence of Arabia,” 1962.

8. “Schindler’s List,” 1993.

9. “Vertigo,” 1958.

10. “The Wizard of Oz,” 1939.

11. “City Lights,” 1931.

12. “The Searchers,” 1956.

13. “Star Wars,” 1977.

14. “Psycho,” 1960.

15. “2001: A Space Odyssey,” 1968.

16. “Sunset Blvd.”, 1950.

17. “The Graduate,” 1967.

18. “The General,” 1927.

19. “On the Waterfront,” 1954.

20. “It’s a Wonderful Life,” 1946.

21. “Chinatown,” 1974.

22. “Some Like It Hot,” 1959.

23. “The Grapes of Wrath,” 1940.

24. “E.T. the Extra-Terrestrial,” 1982.

25. “To Kill a Mockingbird,” 1962.

26. “Mr. Smith Goes to Washington,” 1939.

27. “High Noon,” 1952.

28. “All About Eve,” 1950.

29. “Double Indemnity,” 1944.

30. “Apocalypse Now,” 1979.

31. “The Maltese Falcon,” 1941.

32. “The Godfather Part II,” 1974.

33. “One Flew Over the Cuckoo’s Nest,” 1975.

34. “Snow White and the Seven Dwarfs,” 1937.

35. “Annie Hall,” 1977.

36. “The Bridge on the River Kwai,” 1957.

37. “The Best Years of Our Lives,” 1946.

38. “The Treasure of the Sierra Madre,” 1948.

39. “Dr. Strangelove,” 1964.

40. “The Sound of Music,” 1965.

41. “King Kong,” 1933.

42. “Bonnie and Clyde,” 1967.

43. “Midnight Cowboy,” 1969.

44. “The Philadelphia Story,” 1940.

45. “Shane,” 1953.

46. “It Happened One Night,” 1934.

47. “A Streetcar Named Desire,” 1951.

48. “Rear Window,” 1954.

49. “Intolerance,” 1916.

50. “The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring,” 2001.

51. “West Side Story,” 1961.

52. “Taxi Driver,” 1976.

53. “The Deer Hunter,” 1978.

54. “MASH,” 1970.

55. “North by Northwest,” 1959.

56. “Jaws,” 1975.

57. “Rocky,” 1976.

58. “The Gold Rush,” 1925.

59. “Nashville,” 1975.

60. “Duck Soup,” 1933.

61. “Sullivan’s Travels,” 1941.

62. “American Graffiti,” 1973.

63. “Cabaret,” 1972.

64. “Network,” 1976.

65. “The African Queen,” 1951.

66. “Raiders of the Lost Ark,” 1981.

67. “Who’s Afraid of Virginia Woolf?”, 1966.

68. “Unforgiven,” 1992.

69. “Tootsie,” 1982.

70. “A Clockwork Orange,” 1971.

71. “Saving Private Ryan,” 1998.

72. “The Shawshank Redemption,” 1994.

73. “Butch Cassidy and the Sundance Kid,” 1969.

74. “The Silence of the Lambs,” 1991.

75. “In the Heat of the Night,” 1967.

76. “Forrest Gump,” 1994.

77. “All the President’s Men,” 1976.

78. “Modern Times,” 1936.

79. “The Wild Bunch,” 1969.

80. “The Apartment, 1960.

81. “Spartacus,” 1960.

82. “Sunrise,” 1927.

83. “Titanic,” 1997.

84. “Easy Rider,” 1969.

85. “A Night at the Opera,” 1935.

86. “Platoon,” 1986.

87. “12 Angry Men,” 1957.

88. “Bringing Up Baby,” 1938.

89. “The Sixth Sense,” 1999.

90. “Swing Time,” 1936.

91. “Sophie’s Choice,” 1982.

92. “Goodfellas,” 1990.

93. “The French Connection,” 1971.

94. “Pulp Fiction,” 1994.

95. “The Last Picture Show,” 1971.

96. “Do the Right Thing,” 1989.

97. “Blade Runner,” 1982.

98. “Yankee Doodle Dandy,” 1942.

99. “Toy Story,” 1995.

100. “Ben-Hur,” 1959.

Kozleme Salata

Topan Patlican
6-8 Uzun Kirmizi Biber
Zeytinyagi
2 kasik sirke
1 limon
Maydanoz
Tuz


Firin tepsisine folyo serdikten sonra, catalla deldigim topan patlicanlari ve yikayip butun biraktigim kirmizi biberleri izgara kisminda yuksek isida kozluyorum. Biberlerin zar kisimlari etli kisimdan ayrilinca, yanmadan disari aliyorum. Tohum ve zar kisimlarini ayiklayip, sikeli zeytinyagi karisiminin icine yatiriyorum. Topan patlicanlarin icinin pistiginden emin olunca disari aliyorum. Ortadan yararak, icini yemek kasigi ile aliyorum ve biberler ile ayni kaba yarlestiriyorum. Uzerine istendigi kadar limon, tuz maydanoz ekledikten sonra, bicak ile kucuk kucuk dogruyorum.

Kizarmis kepek ekmegi uzerinde enfes bir yaz salatasi oluyor.

Afiyet Olsun :)

Sevgiler

Inci

Kabak Mucveri

4 adet kabak
4 adet taze sogan
3 yumurta
kuru nane
karabiber
tuz
1 bardaga yakin kepekli un

Evdeki tum beyaz unlar manti yapilip donduruldugu icin mecburen kepekli un kullandim. Bence cok basarili oldu. Hatta esim, icinde kepekli un oldugunu bilmeden yaptigim en basarili mucver oldugunu soledi.

Kabaklar soyulur. Rendelenir. Suyu iyice suzdurulur. Icine taze sogan, nane, karabiber, tuz konulur. Yumurtalar kirilir, karistirilir. Un olcusu en kritik konu. Cok konur ise, tikiz oluyor, az konuldugunda da sulu. Kepekli undan yaklasik 1 su bardagi kullandim. Kati olmayan, akiskan da olmayan bir kivam elde ettim.

Kizartmak icin, tavaya aycicek yagi koyup, arkasi onu, acik kahverengi tonunu gecer gecmez, kagit havlu uzerinde kapaksiz sogumaya biraktim.

Ister sarimsakli, ister sade yogurt ile servis yapilinca, yaz gunlerinde hos oluyor.


Afiyet olsun:)

Tonlu Makarna Salatasi

Makarna ( Kucuk cesit)
Ton Baligi
Haslanmis Misir
Zeytinyagi ( 1 corba kasigi)
Yarim limon
Dereotu
Karabiber
Tuz

Makarnayi haslayalim ama italyan usulu hafif diri kalsin. Suzup, zeytinyagi ile karistirip, sogumaya birakalim. Ton baligi, misir, dereotu, tuz , karabiber ve yarim limon suyunu karistirirp, makarna ile harmanlayarak servis yapalim.

Afiyet Olsun:)

Yesil Mercimek Salatasi

1,5 su bardagi haslanmis yesil mercimek
1 adet orta boy oince dogranmis sogan ( klasik sogan ,taze sogan veya kirmizi sogan da olabilir)
3 dis ince cekilmis veya dogranmis sarimsak
1 demete yakin ince dogranmis mercimek
Tuz
Aci pul biber *Aci severlere*
2 adet kirmizi uzun gocmen biber
Zeytinyagi
Sirke * istege bagli
Limon

Kirmizi biberleri kucuk kucuk kesilip, haslanmis mercimek ile cukur bir kaba konur . Diger malzemeler birlestirilerek, cirpilir, tadina bakilarak, eksi aci tuz ayarlari yapilir. Salatanin ustune dokulur

Afiyet Olsun :)



Inci

Evrende kimse kaybolmuyor...

Anneannem Saime Hanim ,

Son gunlerine kadar akli basinda, kitaplari ile, cocuklari ile, torun ve komsulari ile, hergunun degerini bilerek yasadi.
Dogdugumdan beri, her gittigimde evinde buldugum anneannemin artik orada olmayacagini bilmek, icimde bir ezilme yaratsa bile olumunden uzuntu duymamizi degil, yasamini animsamamizi isteyecegini biliyorum.

YENI ASIR 3 NISAN 2007

Kentten uc ogretmene vefa borcu...Yetistirdikleri ogrenciler arasInda bakanlar, milletvekilleri, buyukelciler, profesorler, dekanlar, muhendisler, gazeteciler, subaylar, avukatlar, mimarlar var.Matematik ogretmenleri Hasan Tahsin Abakan ve Halim Erker.Cografya ogretmeni Melahat Kologlu ve Ingilizceci Saime Gurtan...( Anneannem)Kiminin yasI doksanI asmIs, kimileri seksenlerde geziyor.11 Nisan carsamba, KarsIyaka Lisesi'nin bu dort ogretmeni icin bir "sukran gunu" duzenleniyor.KarsIyaka Lisesi Egitim VakfI, KarsIyaka Belediyesi ve KarsIyaka KarsIyaka Dergisi el ele verdiler ve "Ogretmenlerimizi yasarken analIm" dediler.***Bu organizasyonun mimarlarIndan Necdet Turetken " Isimleri ve varlIklarI KarsIyaka Lisesi ile ozdeslesmis bu hocalarImIzI minnet ve sevgi ile selamlayacagIz" diyor ve devam ediyor:" 11 Nisan gunu duzenledigimiz bu torene bu ogretmenlerimizin yetistirdigi ogrenciler olarak katIlacagIz. Ingiltere, Almanya, Fransa, Ozbekistan ve Kazakistan'da bulunan arkadaslarImIz da KarsIyaka'ya gelme hazirliginda. Muthis bir solen olacak."

Sevgi sozcukleri

Dun aksam ustu, okuldan eve donerken, 4,5 yasindaki oglum Can ile sohbet ediyorduk.

-Gunun nasil gecti bebegim?

- Iyi. Hera bana asik oldugunu soyledi, opmek istedi , izin vermedim.

-Niye izin vermedin bebesim, ne guzel seni seviyor arkadasin?

-Anne, bana sadece arabada yalnizken ''bebegim'' diyebilirsin bundan sonra!

Disarida ben Can Tulpar'im.''

Iste boyle bir devrin sonu. Burcu 3.5 yasinda deklare etmisti bana ayni istegini.

Oglum 1 sene sonra uyandi duruma. Ahhh ahh niye buyumek icin acele ediyorlar ki?

The Rocket Post

The Rocket Post bir Iskoc filmi. 2002 yilinda yapilmasina ragmen, 5 yil sonra bu sene Ingiltere sinemalarinda gosterime girdi.
Filmin kendisi hos oldugu kadar, Iskocyanin sarp kaya ve yamaclarina vuran dalgali denizi, yesil cayirlari, mavi gokyuzu ve ada halkinin karakteristik sevimliligi ile butunlesince , sinema severleri doyuran bir yapim bence.


Rocket Post arrives five years late
BRIAN PENDREIGH
IT WAS supposed to be a cinema blockbuster - the true story of a German scientist trying to deliver Scottish mail by rocket.
But five years after shooting ended, and two years after the director died, The Rocket Post has only now landed a distribution deal.
The film appears to have set the record for the longest time taken for a major production to go from the last shout of "cut" to cinema release.
During the long search for a distributor, producer Mark Shorrock quit the film business to promote wind farms and director Stephen Whittaker, whose TV credits included Nicholas Nickleby and Inspector Morse, died of cancer.
The cast of the £5m film, shot largely on the Hebridean island of Taransay in 2001, includes Trainspotting star Kevin McKidd, Gary Lewis from Billy Elliot and newcomer Shauna Macdonald.
In 2002, it won a major prize at the Stony Brook Film Festival in New York State, and there were other special screenings, including one at the An Lanntair arts centre in Stornoway last year. The film even came out on DVD in Scandinavia, but still struggled to find a UK distributor.
Now, more than five years after The Rocket Post was made, a deal has been secured with the UK division of Lions Gate - which recently distributed George Clooney's Good Night, and Good Luck - and it will be released in British cinemas later this year.
It seems the film's change in fortune is largely down to the fact that audiences are getting older and may be more receptive to old-fashioned dramas.
Nick Manzi, Lions Gate UK's head of acquisitions, believes cinemagoers are now ready for the story about an eccentric German scientist's attempts to deliver mail to the islands by rocket and his fictionalised romance with a Scottish girl.
"The audience is getting older," he said. "Films that we passed on four or five years ago we may have bought now."
Manzi previously worked for Redbus, a small British company that was taken over by Lions Gate, and he first saw the film several years ago. "It's a very good film," he said. "We liked it, but at the time it wasn't right for us and, over quite a long period, we tracked the project.
"The difficulty with theatrical films is that the market place changes so quickly. Four or five years ago who would have thought that Brokeback Mountain or Constant Gardener would have done the sort of business that they have done?"
Lions Gate struck a deal with financier Guy Hands and plans to open the film in up to 20 Scottish cinemas in November, followed by further cinemas in England, if it attracts a positive response north of the Border.
Former Bond villain Ulrich Thomsen plays scientist Gerhard Zucker, who attempted to interest the British government in a scheme to deliver mail to the islands by rocket, though he had failed to impress the authorities in his native Germany.
He arrived in the Western Isles in 1934 with the intention of firing a rocket across the water between Harris and Scarp. There was even talk of a one-minute cross-channel postal service.
In the film, romance blossoms between Zucker and a local schoolteacher, played by Shauna Macdonald. It was her first big starring role, though she has since gone on to other parts, including the central role in the horror film, The Descent.
Zucker's initial tests were successful, but tensions were growing in Europe and the Nazis refused to allow him to export his solid rocket fuel. The Scarp test ended in disaster when the rocket exploded, scattering thousands of letters across the beach and sea. Zucker returned to Germany and the scheme was abandoned.

Yogurtlu Havuc Salatasi

Gerekli Malzemeler: 2 adet orta boy havuc, 6 corba kasigi yogurt, 2 corba kasigi sizma zeytinyagi, 2 dis orta boy sarimsak, bir iki adet ceviz ici, bir tutam tuz, dereotu


Yapilisi: Havuclar iyice yikandiktan sonra, ince olarak kabuklari soyulur ve rendelenir. Daha sonra bir tavaya zeytinyagi konur, hafif kizdiktan sonra icine havuclar atilir ve orta ateste 5 - 8 dakika kadar kavrulur. Daha sonra baska bir tabaga alinan havuclar sarimsakli yogurt ile ve iri dovulmus ceviz ici ile karistirilir ve uzerinde ince kiyilmis dereotu ile soguk olarak servis yapilir. Afiyet olsun :)

Semt Pazarlari

Istanbul'un semt pazarlarina, ve biz Turklerin pazar sevgisine bayiliyorum.
Amerika'ya ogrenci olarak gittigimde, yiyecek alisverisi icin supermarkete gittigimizde, domateslerin hepsi nasil ayni boy diye sordugumu hatirliyorum. 19 yil onceydi, ve ben sebzelerini hep pazardan alan bir annenin kizi olarak buyumustum:)

Ekonomik krizlerde- maalesef bir kac tane var yakin gecmiste- hep goruruz, Tv'ler pazarlarda roportaj yapar. Bir keresinde bir hanim demisti ki, pazarlar olmasa, bu ekonomik krizde intiharlar, adam oldurmeler artar. Bence cok hakliydi. Insanlar daha iyi fiyata yiyecek, giysi alisverisi yapabiliyor.
Ayrica hangi ulkenin varoslarinin genc kizlari boyle hos giyimlidir:)

Bugun 4 levent spor yazarlari klubunun oradaki semt pazarina gittim. Can in anaokulu Kangru ya cok yakin. Cocuklar kucuk oldugu icin, tisort, sort, corap vbg ihtiyaclarini pazardan aliyorum ben. Hem lekelenip, kuculunce cok uzulmuyorum, hemde daha cok alabiliyorum. Malum, zaten pazarlarimiz Marka dolu.

Bir grup turist vardi, ellerindeki, Nike, Mango, Zara markalarina saskinlik ile bakan, onlara iki dakikada cay ikram eden cok sevimli konuksever pazarcilar vardi. Neyi alacagini sasiran iki AberCrombi &Fich etegi ust uste giyen turist kiz da cok sekerdi. Herkes mutlu idi.

Biraz otede kendime plaj sapkasi alirken, tezgahtar hanim ile sohbet ettik. Cok hos , cok bakimli idi. Emekli hemsire imis. Simdi ogullarinin egitimi icin pazarcilik yapiyormus. Arada sicaktan fenalasan hanimlara az yardimim dokunmadi dedi.

Enfes hint isi bluz ve elbiseler vardi. Hele elbiseler, plajda cesit cesit giy; Eda ve Sureyya arkandan baksin seklinde idi.

Burcu ya iki adet alti dantel , dizde biten tayt aldim. Burcin in okulunda dans ederken giysin diye.
Can bir sort ve alt ust sort pijama takim sahibi oldu. Ben plaj sapkasi aldim. Evdeki yardimcima iki tane T-shirt.
Sut dari misir, ve Dut cikkkkmissss.....Hic atlamadim tabiii.

Yarin Levent semt pazari var. Pazarseverler biliyordur ama ben yine de hatirlatayim :)))

Sevgiler

Inci

Eminonu Hazineleri

Persembe gunu dusunuyordum, ''Cocuklara yaz icin nasil aktiviler bulabilirim? diye.

Buluslar yapmak uzere Cumartesi sabahi Emineonu'ne uzandim.
Nasil seviyorum Eminonu'nu. Buldugum hazineler karsisinda mutlu mutlu gulumseyerek geziyorum.

Ilk once Boncuk Han'a ugradim. 8 yasindaki kizim icin renkli rekli orta boy boncuklar, dizmek icin ipler, kalin misinalar, basit taki aksesuarlari aldim.
5 yasindaki Can icin biraz daha buyuk boncuklar , daha uzun mesin sicimler toparladim. Bu arada Burcu icin aldigim bilumum renkli toka, lastik, kurdele vbg sac aksesuarlarida cabasi. Komik fiyatlar ile tabi:)

Sonra upuzun bir sokak var. Sahil yoluna paralel uzaniyor. Adini bilmiyorum ama parti malzeleri, balonlar, boyanmamis tahta cicekler, hayvan figurleri var. 1 torba renkli balon, balon sisirme pompasi,
boyamak icin tahta cicekler aldim. Cocuklar, sulu boya ile boyayabilirmis. Ayrica grapon kagitlari da aldiktan sonra, yapma kucuk hazir cicekler aldim. Karton tabaka uzerine yapistirip, resim cizip boyayip, yaz geldi afisi hazirlariz diye dusunuyorum. Bir de kocaman ucurtma aldim Can icin. Bir arka sokakta cok guzel kucuk arabalar satan bir oyuncakci var. Oraya da ugradim:)

Kendimede kucuk kucuk rengarenk gaz lambalari aldim:) Yaz aksamlari sofrayi isiklandirip, renklendirmek icin, hem ruzgarda sonmuyor, hem de nostaljik ve sevimli geliyor bana. Tanesi 7 YTL. Birde tarcin agacindan yapilmis kakao renkli kucuk bir sehpa ustu tabagi aldim. Mis gibi tarci kokuyor.

Misir carsindan, bezelye cerezi aldim. Balik, kus satan sokaktan iki kucuk balik aldim. Aldiklarimi arabaya biraktiktan sonra, yukariya Kapali Carsi'ya ciktim taksi ile.
Tek bir hedefim vardi, pestemal almak.

Hem kisin sauna icin lazim oluyor, hem de yazin havuz basinda kullaniyorum ben. Manifaturacilar sokaginda istedigim gibi cok guzel pestemaller bulup aldim. Bir kac tane de saf zeytinyagli sabun aldiktan sonra , donus yoluna koyuldum.

Almadigim ama baktigim, baktigim ve aklimin kaldigi, aklimin kaldigi ama alamadigim o kadar cok sey gordum ki:(

Bir baska sefere insallah:)


Sevgiler


Inci

Afrika Atasozleri

Arikada her sabah bir ceylan uyanır,en hizli aslandan daha hızlı kosması gerektigini;yoksa olecegini bilir.Afrikada her sabah bir aslan uyanir,en yavaş ceylandan daha hizli kosması gerektigini yoksa açc kalacağını bilir.Aslan yada ceylan olmanizin bir önemi yoktur.Yeterki günes dogdugunda kosmak zorunda oldugunuzu bilin.

*Bir adam yetistirirsen bir kisi yetistirmis olursun,bir kadin yetistirirsen bir aile yetisirmisolursun.

*"It takes a village to raise a child." '' Bir cocugu butun koy beraber yetistirir''

*Bilge herseyi bilmez, sadece ahmaklar herseyi bilir.

*Yalnizca aptallar bir nehrin derinligini iki ayagiyla olcer.

Yasam Ansiklopedisi

1,8 milyon hayvan ve bitki turunu iceren yasam ansiklopedisi on yil icinde tamamlanacak.
Internet ansiklopedisindeki metinler fotograf, harita, ve videolarla zenginlestirilecek.

Ilk basta ingilizce olarak yayimlanacak olan Encyclopedia of life , daha sonra diger dillere cevrilecek.

25-30 bilim insanindan olusan proje ekibi, Ausebel James Edwards tarafindan yonetiliyor ve hedef herkese bilgilere ucretsiz ulasabilme olanagini sunmayi hedefliyorlar.

Ilk tespitlere gore maliyet 100 milyon Amerikan dolari civarinda, ve ilk 12,5 milyon dolari cesitli vakiflar tarafindan karsilandi.

Tanitim kaydi http://www.eol.org/ sitesinden izlenebilmekte.


Kaynak:Cumhuriyet Bilim