Perşembe, Nisan 29, 2010

Visne ile Asma Yapraginin Aşkı

Taze asma yaprakları, dolma olarak sarılmak için emre amade bekliyorlar....
Salamuradan biraz daha uzunca sıcak su ile haşlanan yapraklar dolma etli ise küçük , zeytinyağlı ise tombulca sarılabilir.
Yarım kilo yaprak , 350 gr kıyma ile tek kişi 45 dakikada sarılıyor:P
Bu meşakkatli iş sırasında eller meşgul, akıl ise özgür oluyor ki; zaten mutfağın terapütik etkisini en iyi yansıtan yemek yaprak dolması olsa gerek....
Aklın susması arzulanıyorsa , fona hoş bir müzik, ruhen çok domestik hissetmemek için ise, kadehe az kırmızı şarap konabilir:)
Ucundan yağlıca kıymanın içine elde, ( bu kadar Osmanlı bir yemek yaparken elin tadının yemeğe geçmesi için robot yasak ! ) , incecik doğranmış soğan, tuz, karabiber, az kuru nane, salça ve mühim içerik su koyulup yoğurulur.
Haşlanmış yapraklar ufak ufak sarılır. Sarma şekli mutlaka sol avuç içine yayılan yaprağın içine az kıyma koyduktan sonra , iki yanını kapatılarak rulolama şeklinde olmalıdır. Uca yaklaşınca , etekleri içe tekrar katlayıp, Sumo güreşcisi veya kimona kuşağı tabir edebileceğimiz kuşaklama ile de son buldurulmalıdır...
Damarlı yapraklara acımayın, tencerenin dibine saklayın;)

Dolmanın dizileceği tencere içine 1 adet kırmızı soğan kesilirç az salca ve yağ konur ve bu karışım helmelendirilir.
Sosun üstüne yuvarlak dizilen asma yaprağı dolmalarının üstüne 1 tutam tuz, 1 tutam sumak, ve 1 kase donmuş vişne konulurö tabak kapatılarak, yavaş yavaş az sıcak su ekleye ekleye pişirilir.

Sonra da, özenle hazırlanmış beyaz örtülü sofrada, tercihan az sarımsaklı yoğurt ve kızarmış Trabzon ekmeği eşliğinde ailece keyifli keyifli yenirken, 'Vişne ile Asma yaprağının aşkını mutlaka yazmalıyım' diye düşünülür:)

Sevgiler

İnci

Cuma, Nisan 23, 2010

Mutluluk

Bir lokma yedim, bir yudum içtim.
Dönüp baktım Boğaz'a batan güneşin altında.
Yelkovan sürüleri uçarken ardı ardına,
Düşünceler düstü aklıma
Mutluluk neydi aslında?
İki çocuk idi mutluluk
Güvenle bakılan bir çift göz,
Omuza rahatça atılan bir el
İğne gibi batmayan düşünceler,
Nöronlara çarpmayan sabit fikirlerin yokluğu idi mutluluk
Mutluluk huzur muydu aslında?
Herkesin sağlığı, hayatın normalliği
Dostların duaları, iyiliğin varlığı, karmanın rengi
Karpuzun tatlı suyu, beyaz peynirin tuzu
Alna düşen perçemi iten sevdiğinin eli
Kirazın, vişnenin baharda açan beyaz dalları idi mutluluk
Okumaya doyulamayan kitabın tadı
Bitmesi istenmeyen filmin içine süzülüvermektir mutluluk
Dimağın açıklığı, midenin rahatlığı, uykunun derinliği değil midir mutluluk?
Ne kadar hızlı koşulsa da, durmaktır mutluluk
Durunca düşünmektir
Bütün küçük normal ama önemli detaylarını hayatın,
Sonra da simitçiye seslenip yiyivermektir çıtır çıtır simidi
Demli bir çay eşliğinde....
Gözlerin görür iken ufuktaki renkleri....

Sevgilerimle,

İnci T.