Pazar, Mart 07, 2010

Troya - Truva

''Tüm çağların savaş tanrılarının insanlığın üzerinden ellerini çekmeleri'' mesajını veren Troya gösterisini izledim. 120 dansçının görev aldığı oyun, modern dans, bale ve geleneksel danslardan oluşan bir gösteri. Kostümler son derece zengin, göz alıcı. Gösteri iki perdeden oluşuyor. İlki, dönemin savaşlardan önceki zengin Troya'sı ve savaşla birlikte yaşanan insanlık trajedisi. Diğeri de Paris ile Helen'in aşkıyla birlikte doğan savaş ve ülkelerini işgal edenlere karşı bir araya gelen Anadolu kavimleri... Eserin ilginçliği, şimdiye kadar ki dünyadaki bütün Truva yorumları, bu destanın karşı taraftan bakılarak yazılmışken, ilk kez geçtiği topraklardan hareketle hikayeyi yorumlayıp, anlatması. İlyada destanı, Truva Kenti’nin destanını anlatır. Truva kenti, Çanakkale Boğazı’nın beri yakasında bugünkü adıyla Hisarlık Tepesi’ne kurulu zengin bir kentti. Yurtları Anadolu’da bulunan Truvalılarla Yunanistan’dan gelen Akhalar topluluğunun savaşıdır bu büyük destan.
Akhalar Topluluğu Yunanistan’ın çeşitli bölge krallarından oluşmuş bir ordudur.
Her kral, kendi gemileri ve adamlarıyla yola çıkmıştır ve bu ordular, krallar kralı Agamemnon’un yönetiminde örgütlü bir birleşiktirler. İlyada, Truvalıların yenilgisinin destanıdır. İlyada destanı, 24 bölümden ve 16 bini aşkın dizeden oluşur. Truva Savaşı’nın 9. yılında 51 günlük süreyi kapsar.
Dans gösterisi yorumlama deneyimim pek yok. Her ne kadar çocukluğum Karşıyaka Halk Oyunları derneğinin folklorcüleri arasında,onları seyrederek geçmiş de olsa, Mustafa Erdoğan hem Anadolu Ateşi , hem de Troya ile bize folklorik öğeler taşıyan çok daha büyük prodüksiyonlar ve değişik dans dallarının birlikte eritilmiş alaşımını sunuyor. Topluluğun iki prodüksiyonu birbirinden son derece farklı...
Hatta, Mustafa Erdoğan'ın kendisini tekrarlamış eleştirisine uğramamak için son derece ince ayalara dikkat ettiğini bile söyleyebiliriz. Bunu en iyi Anadolu kavimlerini tanıtan bölümlerde görüyoruz. Yöresel motifler, yöreleri tanımlayacak kadar ama yine de yeni yorumlar getirilerek sergileniyor. Kavimlerden biri ise Amazonlar elbette :)
Her ne kadar iki prodüksiyon değişik karakteristikler taşıyor olsa da , sahneye koyan, aynı kişi ve topluluk olunca, izleyenler karşılaştırıyor yine de....
Ben Anadolu Ateşini daha coşkulu , Troya'yı daha mesafeli izledim. Sanırım Anadolu Ateşi kanımıza, canımıza, gönlümüze daha yakın olduğu için olsa gerek...
Sevgiler

Inci